Son deprem felâketi de göstermiştir ki, ülkemizde sigorta alışkanlığı, maalesef yoktur. Bu yüzden de, ciddi zararlara muhatap olunmakta, tedavisi imkânsız yaralar açılmaktadır.
Üzücü afetin doğurduğu zarar, (yaklaşık) 10 milyar dolar civarındadır. Eğer, deprem sigortası mecburi olsaydı, ya da halkımız böyle bir alışkanlığa sahip bulunsaydı, bugünkü tablolar hiç yaşanmayacaktı. Zira, zararlar hemen ödenecek, insanlar çadırlara, prefabrike evlere muhtaç kalmayacaktı. Yine, Türk ekonomisi zarar görmeyecek, Devlet bütçesine de hiç yük binmeyecekti.
Aksine, reasürans sebebiyle, Türkiye’ye (yaklaşık) 9 milyar dolar civarında döviz girecekti. Hem ödemeler dengemiz, hem de ekonomimiz ciddi bir ivme kazanacaktı. IMF vb.nin üçyüz-beşyüz milyon doları için yalvar yakar olunmayacaktı. İnşaat sektörü, yine lokomotif görevi ifa edecek, istihdam ve ekonomik canlanmaya ciddi katkılar getirecekti. (Bu sektörde, ithalat söz konusu olmadığı için, tüm dövizler içeride kalacaktı.)
(Finans ve yönetim danışmanı olarak görev yaptığım İhlas Holding’in bir kuruluşu olan İhlas Sigorta’nın denetimi sırasında gördüm ki, deprem sebebiyle ödenecek zarar tutarı 7 trilyon TL. civarındadır. Bunun, sadece 26 milyar lira kadarı bünyeden ödenecek, bakiyesi yurt dışı firmalarca karşılanacaktır. Yani, İhlas Sigorta, bu vesile ile Türkiye’ye 7 trilyon karşılığı döviz kazandırmıştır.)
Aslında, hukuki düzenlemenin hemen yapılması, “yangın, deprem, su basması, vb. olaylara” karşı sigorta yapılmasının mecburi kılınması gerekmektedir.
Şüphesiz, bu konuda sigorta şirketlerine ve medyaya da görev düşmektedir. Halkımız, kendisine sağlanacak avantajları ve bunun karşılığında ne kadar cüz’i bir ödeme yapılacağını bilmemektedir. Detaylı bilgilere sahip olan, her mantık sahibi kişinin, bu avantajı kaçırmayacağı mutlaktır.
Uygulama, Emlâk Vergisi, Çevre Vergisi, Sigorta priminin müşterek tahsilatı ile de mümkün olabilir. Bu tahsilat, bu bedelleri ile birlikte de yapılabilir. (Böylece, hem vatandaş birçok bürokratik formaliteden kurtulur, hem de ödeme yapmak için hiçbir zahmete katlanmaz.) Bu arada, Belediye ve Sigorta şirketlerinin müşterek denetimi de sağlanır. (Getirilecek sistem, tahsilatın, hiç zaman kaybetmeden, ilgili birimlere akatarılmasını sağlayabilir. Bugünkü seviyesi ile bankacılık sistemi ve bilgisayar tekniği ile, bu iş çocuk oyuncağı gibidir.)
Son afet de göstermiştir ki, mecburi sigorta ile ilgili uygulamalar, en kısa sürede gündeme girmelidir. Aksi halde, Devlet yıpranmakta, kamu kurumlarına olan güven sarsılmaktadır. Şüphesiz, yüz binlerce insan da, kış başlangıcında perişan bir durumda yaşamaktadır.
Ne yazık ki, mecburi olan “trafik sigortası” bile tam uygulanmamaktadır. Bir kaza, bir kontrol beklenmektedir. Halbuki, bu uygulamanın da, Motorlu Taşıtlar Vergisi ile birlikte yürütülmesi (denetim ve tahsilatta beraberlik) mümkündür ve çok yararlıdır.
Yaptığım denetim sırasında gördüm ki, (kültürlü geçinen ben bile) “Yıllık Hayat Sigortası”, “Güvenli Gelecek Sigortası”, “Mutlu Emeklilik Sigortası”, “Sağlık Sigortası” konularında, sağlıklı bilgi sahibi değilim. Emekli Sandığına bağlı bir emekliliğe sahip olmam, (çok cüz’i tutarlar ödeyerek) kendim, eşim ve çocuklarım için, büyük avantajları ihmal etmeme gerekçe olamaz.
Bu sigortalar, sağlık, kaza, vefat, sakatlık, hastalık vb. sıkıntılı durumlarda kişi ve ailesi için, çok büyük destekler sağlamaktadır. Cenab-ı Hak korusun, bu tür sıkıntılar olmasın. Böyle bir durumda da, ciddi bir refah düzeyi artışı getirmektedir. (Çok şükür, benim bir mesleğim, emekli maaşım ve kira gelirim var. Ancak, seçimi kaybeden ne kadar çok sayıda başkanın, ne büyük sıkıntılar yaşadığının yakın şahidi oldum. Eğer, başkan kardeşlerim, bu sistemi zamanında öğrense, küçük rakamlar ödese idi, bu sıkıntıları yaşamazlar, ellerine yeterli meblâğlar geçebilirdi. Ne yazık ki, şehrine ve halkına bu kadar büyük hizmetler veren, fedâkarca çalışan insanlar sahipsiz kalmaktadır. Şüphesiz, bu tablo, dürüstlükten ayrılmayan, sadece ülkesini düşünerek çalışan tüm insanlar için de geçerlidir.)
Ben, Türk insanının, modern çağın ve ekonominin getirdiği bu imkânları iyi etüd etmesinin, gerektiği gibi yararlanmasının zaruri olduğuna inanıyorum. Zira, bugünkü materyalist düzende, sıkıntıya düşenlere destek vermeyi düşünenlerin sayısı çok azalmıştır.